29 Mart 2008 Cumartesi

MUSTAFA EREMEKTAR (Mıstık) USTAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ.

MUSTAFA EREMEKTAR (Mıstık) USTAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ.
*1930'un 28 Mart'ında dünyaya gelen, karikatürümüzün emekçi ve emektarlarından Mustafa EREMEKTAR, 2000 yılında aramızdan ayrıldığında takvimler yine 28 Mart'ı işaret etmekteydi.
İstanbul'da (Nişantaşı) adına bir ÇOCUK PARKI da açılan bu değerli ustamızı, belki de en iyi anlatabilecek bir yazıyı MİZAH VE ŞİİR Dostlarıyla paylaşmak istiyoruz.
Sözkonusu yazı, Birgül Göker'in ustamızla gerçekleştirdiği bir röportaj ... (Temmuz 1998, Milliyet KARDEŞ, sayı-196 )
NOT- Blogumuzu güncelleme hazırlığ içindeyken, Sevgili RAŞİT YAKALI Ağabeyden ulaşan bir ileti de, ele aldığımız konuyla örtüşmekteydi. "MISTIK ABİMİZİ MEZARI BAŞINDA ANDIK..." konu başlıklı bu haberle ilgili geniş bilgiye http://www.rasityakalikarikaturokulu.blogspot.com/ bağlantı adresinden ulaşabilirsiniz.

*-*-*-*-*
*** * * * * *** *************
Ben Büyüyünce...
Mustafa, Mıstık!..Bir bakıyorsunuz 6 yaşında, bir bakıyorsunuz 68 yaşındasınız. Ne de çabuk geçmiş yıllar!
Bu ayki dergimizin konuğu, bir ömür çocuklar için dünyayı resmetmiş usta bir çizer Mustafa Eremektar, nam-ı diğer MISTIK!

-Kendinizi tanıtır mısınız?
"Yaşama gelmemden bu yana 68 yıl geçti. Güzel düşünmeye çalışan, güzel dü­şünmeye çalışmanın sonucunda derlediği neyse, onları çizgile­riyle belirtmeye uğ­raşan bir emekçiyim. Çocukluğumdan beri iyi, dürüst, namuslu bir emekçi oldum. Küçük yaşta babamı kaybettim. Bir iş­kembecide bulaşıkçılığa başladığımda 12 yaşındaydım. Kolay bir iş sanmayın sakın. Koca bir işkembecinin bulaşık­larını küçük bir çocuğun tertemiz yıka­ması ve zamanında teslim etmesi çok büyük bir savaştır. Üstelik o zaman 2. Dünya Savaşı’nı yaşıyorduk ve hal­kın çoğu işkembe çorbası içiyordu."
- Çizmeye nasıl haşladınız?"Küçüklükten beri doğayı izlerim. Çocukken herhalde izlediklerimi anlatma gereksinimi duyuyordum ki, elime geçirdiğim ilk kalemle gördüklerimi çizmeye çabalardım. Çiz­diğim resimlere bakınca da çok sevi­nir, mutlu olurdum. İlkokula gidince sı­nıfta en iyi resim yapan çocuk sı­fatını kazan­dım. Bu, okul yaşantım bo­yunca hep böy­le gitti.
Çocuk­ken çok güzel bir İstanbul'da yaşıyor­duk. Televizyon yoktu, radyoyu da bazen komşularda din­lerdik. Kış geceleri konu komşu topla­nır, masallar anlatırdık. Evimizde elek­trik yoktu. Çünkü o zamanlar İstan­bul'un tüm sokakları elektrik döşeli değildi. Kış geceleri lamba ışığı altında anlatılan masalları resimlemeye çalışır­dım. İşte, çizmeye böyle başladım."

- Çizgileriniz iik kez ne zaman yayım­lanmaya başladı?İlk resmim 15 Mart 1947 yılında, bir zamanların ünlü çocuk dergisi Doğan Kardeş'te basıldı. O zamanlar dergiyi Vedat Nedim Tör hazırlıyordu. Gazete­de Cemal Nadir’in öldüğü haberini okudum. Hemen gazetedeki resmine baka baka bir Cemal Nadir portresi yaptım ve Doğan Kardeş’e götürdüm. Resmimi dergide yayımladılar. Sonra bana bir zarf içinde tam beş lira verdi­ler. O zamanlar beş lira çok büyük paraydı. Doğan Kardeş, işte bu parayı bir çocuğa ödedi. Sonrasında ise, çiz­diğim resimleri dergiye götürdüm, on­lar da bana telif ödediler."
- Başka çocuk dergilerine de çizdiniz mi?

"Milliyet Çocuk’ta da çizdim. Dergiyi Ülkü Tamer hazırlıyordu. Bana çizgi ro­man yaptırtmak istediğini öğrendim.
Ben de 'Uzay Çocukları’ diye renkli bir çizgi roman yaptım. 1976-79 yıllan arasında Milliyet Çocuk için çizdim."

- Renkli bir çocuk albümü şeklinde de yayımladığınız Uzay Çocuklan çizgi romanı nasıl ortaya çıktı?"Uzay Çocuklan, sonsuza bakıştı. Vakit geçirtici, kötü heyecanlar uyandırıcı bir çizgi roman değildi. Doğayı anlatıyor­du. Şimdi televizyonu açıyorsunuz, tüm çizgi filmler olumsuzluk taşıyor. Her­kes birbirini öldü­rüyor. Tiplemeler korkunç. Hepsi uyduruk. Uyduruk derken, benim çizgi romanımda yok muydu, tabii vardı. Taş Dev­ri'nde kim yaşadı? Kim başka geze­genlere gitti? Ama ben gerçekleşebilecek görüşleri dile getirdim, çizdim. Düşünün, ben 68 yaşındayım. Benim çocukluğumda uçaklar çok küçüktü ve hep alçaktan uçarlardı. Çok komik ge­lecek ama, her uçak geçişinde mahal­lenin çocukları, ‘Tayyareci Bilet Ağa! Tayyareci Bilet Ağa!' diye bağırarak koşturmaya başlarlardı. Uçak o kadar alçaktan uçardı ki, içindeki adamı gö­rürdünüz. O da çocuklara bir sürü bi­let atardı. Bugün teknoloji çok ilerledi, yeni uçaklar üretildi. Önceleri Ay’a gidilemeyeceği düşünülüyordu, ama Rus astronot Yuri Gagarin gitti. Bugün, uzay artık hayal değil. Marsa gidildi. Demek ki uzay çağı geliyor. Bizim çocukluğumuz başka gezegenlere yolculuktan, başka gezegenlerdeki hayatları düşünerek geçti.
İnsanların sevgiyle her türlü zorluğun üstesinden gelebileceklerini ye mutluluk içinde yaşayabilecekleri bir dünyanın var olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden de Sevgi adını verdiğim, uzayın herhangi bir nok­tasında olan, yıldız haritalarında ye­ri belli olmayan, ama yine de gidile­bilen bir gezegen yarattım."

- Mesleğinizde ellinci yılınızı doldurduğunuz için ödüllendirildiniz.
Hayatımda birkaç ödül aldım. Ama çocuk yayınlarından ilk kez bir ödül alıyorum. Bu ödülü, Türk çocuklarına 50 yıl sanat ürettiğim için Çocuk Yazarları Derneği verdi. Ben, yalnızca çizim yapmadım, yazı da yazdım. Sayıları az olmakla beraber çocuk kitabı yazdım. Ayrıca, Türki­ye'deki ilk çizgi film yapımcılarından biriyim. Mistik Prodüksiyon diye bir firma kurdum. Çizgi filmler yaptım. Te­levizyon çıkmadan önce, sinemalarda reklam filmleri oynatıyorduk. Benim reklam filmlerim çok değişikti. Rekla­mı, küçük bir öykünün ardından gösteriyorduk."
Yazı ve Fotoğraflar: Birgül Göker
kaynak:Milliyet KARDEŞ, sayı-196, Temmuz 1998
* * *________ oOo

MISTIK ABİMİZİ MEZARI BAŞINDA ANDIK...
Mıstık/ Mustafa Eremektar abimizi vefatının 8. yılında Eyüp"Kulaksız" Mezarlığında Kabri başında Bu gün saat 11.00 de andık.

Karikatür ve Mizah Müzemizde buluşup 3 arabayla gittiğimiz anma toplantısında Mıstık abimizin Sevgili eşi Lütfiye Eremektar hanımefendi, Oğlu Uygar, Orhan Doğu, Güngör Kabakçıoğlu, Erdoğan Bozok, Yurdagün Göker, Erdoğan Başol, Kamil Yavuz, Nuri Bilgin, Muhsin Kut, Raşit Yakalı hazır bulundular.
Bol bol Mıstık abi anısı anlatıldı...
(...)

Raşit YAKALI-28.Mar.2008 22:32www.rasityakalikarikaturokulu.blogspot.com

Hiç yorum yok: