4 Eylül 2007 Salı

 Ergin Gülen, Aziz Nesin'le konuşmuştu_Mizahın Amacı Muhalefettir
........
Nesin, 6 Haziran 1995'te mizah dergilerini konu alan söyleşisinde
mizah ve karikatürü
resmi politikaya uzak olması gereken
sanat olarak tanımlıyor.
                    (kaynak:Yeni Yüzyıl_gazetesi)............
Ergin GÜLEN : "Aziz Bey, siz bir çok mizah dergisi çıkardınız. Galiba, en son olarak "Çarşaf' gülmece dergisine yazı yazdınız. Çarşaf dergisindeki en ilginç anınız neydi?"
Aziz NESİN : "Ben birçok mizah dergisi çıkardım. Her hapishaneden çıkışnda önce tanıdık gazete bayilerine gidip konuşurdum. Sonra hemen yeni bir gülmece dergisi yayımama hazırlıklarına başlardım. 'Çarşaf öyle olmadı. Semih Balcıoğlu geldi bana. 'Çarşaf' diye haftalık gülmece dergisi çıkardıklarını söyledi ve yazmamı istedi. Önce yazmam dedim. Haftada bir yazıyordum. Başlangıçta Çarşaf dergisinin bir gülmece düzeyi vardı ve başkaydı. Onun için çok okuyucu bulamamıştı.
Genelev avukatı
Şimdi gülmece dergilerinde açık saçık mizah yapılıyor, evlere sokamıyoruz diyorlar. Halk, bu mizah türüne karşı çıkıyor. Bu halkın aptallığını gösterir. Dergileri evlerine sokamıyorlarmış. Peki günlük gazeteleri nasıl sokuyorlar? Utanmıyorlar mı? Bu medyayı -televizyonu- nasıl sokuyorlar? O kanalları, 900 mü, 990 mı? Onları nasıl sokuyorlar? Burada halkın ikiyüzlülüğü ortaya çıkıyor.
Gülmece ve karikatürün amacı muhalefettir. Yani resmi politikaya uzak olması gereken bir sanat dalıdır. "Çarşaf' mizah dergisinde bu yoktu. Böyle bir politika gütmedi.
*-*-
Çarşaf mizah dergisinde anımsadığım en güzel olay Edirne'de bir genelevin resmi ilanla satışa çıkması olayıdır: Bir gün gazetelerde, hakimin adı yazılı bir genelev satışı resmî ilanı gördüm. İlanda, kaç sermaye var, ne kadar çalışıyorlar, ne kâr getiriyor ve kaç odası var hepsini yazıyor. Bu benim dikkatimi çekti. Felaket bir şey. Çetin Altan'ı (o zaman o da Çarşaf'ta yazıyordu.), Semih Balcıoğlu'nu ve foto muhabirini alarak Edirne'ye gittik. Genelev mahallesini gezdik. Sonra, satış yapılacak mahkemeye gittik. Galiba utancından hâkim yoktu. Görünmedi. Müzayede başlamadan, genelev patronu başladı bize söylenmeye. "Efendim, burası bir fabrika gibidir. Tezgâhlar nasıl satılırsa ben de bunları satıyorum dedi."
*-*
Biz İstanbul'a döndük. Yazdık-Çizdik.
Savcılık beni mahkemeye verdi. Çok ilginç bir mahkeme oldu. Hürriyet Gazetesinin avukatı Çetin Özek, "Aman Aziz Bey dikkatli konuşun, zira bu hâkim çok serttir." diye beni uyardı. Bir takım konuşmalardan sonra, sert hâkim bana:
"Sen dedi: Genel ev kadınlarının 'avukatı mısın?"
Ben de: "Siz değil misiniz?" dedim. Her Türk aydını, Türk halkının avukatıdır. Avukatı olmalıdır. Ben tabii bütün Türk halkının avukatıyım. Yazar olarak. Sizin de, aydın olarak, Türk halkının avukatı olduğunuzu sanıyorum" dedim.
Sonunda aklandım. Bu olay böylece adalet ve basın tarihine geçecek bir olaydır.
................... oOo
NOT- Sayın Ergün GÜLEN'in, büyük usta Aziz NESİN'le gerçekleştirdiği söyleşide sözü edilen iki şeyden biri, "İlanla genelev satışı olayı"; diğeri ÇARŞAF mizah dergisidir.
Aşağıdaki fotoğraflar,
-bu yazıya anlamlı ve kalıcı bir katkı sağlaması ereğiyle-,
Semih Balcıoğlu ustanın "Önce Çizdim, Sonra Yazdım" adlı yapıtından alındı.
(YKY-3.Baskı, İstanbul, Kasım 2oo1) /s.ç.

Hiç yorum yok: