9 Ekim 2011 Pazar

Ferda Balkaya Çetin*öyküsü*BİR KÜFLÜ CEVİZ
Bu kapalı kutuda günlerdir hapis kalmaktan nefes alamaz hale gelmiştim. Neyse ki, armağan edildiğim yeni sahibim sonunda yoğun işlerinden başını kaldırıp gelip kurtardı beni onlarca paketlerin arasından. Üzerimde ağırlıklarını hissediyor boğuluyordum neredeyse.
Rengim havasızlıktan değişmiş, bedenimi örümcek ağları sarmaya başlamıştı. Oysa ne güzel görünüşüm vardı benim. İçim nasıl da pırıl pırıl, duru ve saftı…
Mayıs ayında açan çiçeklerimin kokusunu hâlâ üzerimde taşıyordum. Sonbaharda kalınlaşan yeşil kabuğumdan ayrılmak bana hüzün verse de bileşimimdeki besinleri, mineralleri ve
vitaminleri düşündükçe mutlu oluyor, mutfaklarda yerimi almak için sabırsızlanıyordum.
Çünkü insanların gözbebeği, vazgeçilmeziydim. Yararlarım saymakla bitmez; kolesterolü düşürür, damarları açarım, kansızlığı gideririm, kalp krizini ve
felç riskini düşürürüm, strese, vereme iyi gelirim, öksürüğü keserim, yaraların iyileşmesine yardımcı olurum; dolaşım, sindirim, sinir, solunum, üreme sistemleri üzerinde büyük etkilerim vardır, ayrıca; insan vücudunun çok önemli iki organı olan kalp ve beyine benzerliğim de şaşırtıcıdır ve boşuna
değildir bu benzerliğim…
İnsanlar bizi sopalarla döverek yerlere düşürdüklerinde hiç canım yanmamıştı. Ama şimdi… Utanıyordum içimdeki küften. Eski sahibim beni satmamış, çok sevdiği bir dostuna yollamıştı üç beş arkadaşımla beraber. Taze halimi tatsın diye… Nereden bilebilirdi ki günlerce kurtarılmayı bekleyeceğimi!..
Ne hayaller kurmuştum…
Haberim ulaştığında yüzünü görmediğim bir insan beni heyecanla karşılayacak, çabucak evine götürüp paketimi açacaktı. Arkadaşlarımın çoğu, toplandıkları yerde kurumayı beklerken ben süslü bir tabakta yerimi alacaktım taptaze. Yeni sahibimin yaşadığı yeri görecek onun yüzündeki gülümseyişe tanıklık edecektim. Belki tadıma bakacaktı hemen.
Belki de dostlarına ikram edecekti akşam. Bu benim sonum olacaktı ama yeni sahibimin midesinde olmak huzur verecekti bana.
Beklediğim gibi olmadı.
Geç alınmıştım. 
Yorgun ve bakımsız görünüyordum. 
Paketim açıldığında bir kenara büzülüp gizlemeye çalıştım bozulan rengimi. Dualar ettim bana dokunmasın diye. 
Çaresizdim.
Üstelik benim suçum da değildi bu duruma gelmek. Sonunda kaderime razı olup başıma gelecekleri beklemeye başladım.
Ama şaşılacak bir şey oldu!. Yeni sahibim özenle ellerinin arasına aldı beni. Yumuşacık bir peçeteyle temizledi bedenimi. Sonra diğer arkadaşlarımı. Bembeyaz bir sepete özenle yerleştirdi. Kıyamamıştı bize…Ellerindeki o şefkati, sevgiyi hissedebiliyordum.
Atılmayı beklerken bambaşka bir dünyada bulmuştum kendimi. Hayranlıkla seyrediyordum hareketlerini. Üstelik içimizi açıp küflerimize bakmamıştı bile. Anladım ki önemli olan dostluktu, insanlıktı… Başka hiçbir şey değil!..Dosta duyulan sevgi gözlerdeki bakışı değiştirebiliyordu!.
Minnettardım!..
Ne kadar iyi yürekli bir insan olduğunu düşünürken eski sahibim geldi aklıma… Ne çok ortak yönleri var diye söyledim iç sesimle. Yoksa beni gönderir miydi sarmalayıp güllerle!
Ona geldiğim yerde alınmayı beklerken hakkında düşündüklerim için kızdım kendime.
Şimdi, sesimi çıkarmadan oturuyorum baş tacı edildiğim yeni yerimde. Üstelik içimdeki küflerle. Ama ne sahibim görüyor içimdekileri ne de ben dert ediyorum eskisi gibi. 
Yarın ne olacağımı artık hiç düşünmüyorum. 
Ne de olsa emin ellerdeyim…
Ferda Balkaya Çetin_09. 10. 2011

Hiç yorum yok: