sanatçıya
sahip
çıkma(ma)k...
Dünya Savaşları’ndan, insanlığın payına kocaman bir “gözyaşı” düştü. Ve o gözyaşları, biçim değiştirerek akmayı hâlâ sürdürüyor.
Savaşın masumları; evlatlarını, sevdiklerini, yuvalarını, hayatlarını (...) ve “ruh”larını yitirirken; bu savaştan, “anlı şanlı ve MUZAFFER çıkma” hayaliyle aymazlığa düşenler de –bu kez- kendi silahlarıyla kendi kellelerini “hedef tahtası”na koymazlık edemediler. Geniş topraklara yaymak istedikleri sevgili (!) ülkelerinin dağılıp parçalanmasına neden oldular.
Faşizan zulmün “Demir Ökçe”leriyle yerle bir edilen ülkelerden geriye; yıkılmış kentler, dağılmış aileler, annesinin memesinden kurşunlarla*şarapnellerle koparılmış bebekler kaldı.
“Bu ülkeler listesinden şimdi bir isim seçelim.” dersem, herkesin aklına Almanya gelecektir kuşkusuz.
. . ..
*2.Dünya Savaşı sonrasında Alman halkı, savaş sendromundan kurtulmak amacıyla “SANAT”a ve sanatçısına sarılıyor. Neredeyse her sokak başında birer TİYATRO salonu oluşturuyorlar.
-Peki sonuç?
-Sonuç ortadadır.... Ve “ÖZET”i şudur:
Savaşla harabeye dönen Almanya, bayındır bir Almanya olabilmek için, halkın ruhsal rehabilitasyonuyla işe başlıyor. Bunu da, “SANAT”a tutunarak gerçekleştiriyor.
*Lakin bu durumun bizimle olan ilintisine de değinmeliyim.
Aradan 15 yıla yakın bir zaman geçiyor. 1960’lara geliniyor.
Bizzat savaşa girmediği halde, “mağlup ve mağdur” bir halkmış gibi, bu ülkeden iş gücü “İTHAL” ediyor “Alamanya”...
E, onlar ithal edince biz ne yapmış oluyoruz?
-İHRAÇ etmiş oluyoruz...
-Peki neyi ihraç ediyoruz?
*Herhalde bağdaş kurduğumuz yerden; kuruyemiş, kabak çekirdeği, kavun karpuz ve şalgam suyu İHRAÇ etmiyoruz... İŞ GÜCÜMÜZÜ, BEYİN GÜCÜMÜZÜ ihraç ediyoruz.
*BEYİN GÜCÜ, “beyin göçü” demek... Göçmen kuşların göçü gibi değil yani.
Öyle olsa;
—Aha, sarı sarı yapraklar döküldü, göçmen kuşlar gitti; aha da sonbahar geldi.” demiş oluruz.
* * *
Sözümüzü bağlayalım:
SANATÇISINA DEĞER VEREREK ve SANATA TUTUNARAK ve “Alamancılar”ımızın da katkısıyla düzlüğe çıkıyor Almanya.
Biz ne yapıyoruz:
-Çizdiği bir karikatürden ötürü Muhammet ŞENGÖZ'ün bileklerine kelepçe takmaya kalkışıyoruz.
-İyi de, aynı Muhammet ŞENGÖZ'ün beynine de kelepçe takamazsınız ya!..
* * *
Oldu olacak, bir de özdeyiş patlatayım sevgili dostlar:
“"AKILLI YÖNETİMLER, SANATA VE SANATÇIYA SAHİP ÇIKAR."”
* * *
Sağlıcakla kalın değerli dostlar!..
................................ sevdakâr çelik
***Benzer bir nedenden ötürü yaklaşık 25-30 yıl önce çizdiğim bir karikatür, bugün de Muhammet ŞENGÖZ'ün yaşadıklarına denk düşecek kadar "taze" duruyorsa, ülke olarak "tazelenme"miz, hiç aksamadan sürüyor demektir...
-Biz çok yaşayalım emi!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder