26 Ocak 2008 Cumartesi

mizah dergilerimiz:_ 6- AVNİ AVNİ
ON DOKUZ YILLIK YENİ MİZAH DERGİNİZ
BOYUT
: 28x34 cm 16 sayfa -örnek sayının- KİMLİK BİLGİLERİ:
sayı
:81, yıl:19
8 HAZİRAN 1991 CUMARTESİ
SABAH Yayıncılık A.Ş. Adına Sahibi: H. İLHAN ESEN
Basıldığı Yer: Sabah Tesisleri, Medya Plaza Basın Ekspres Yolu Güneşli- İstanbul
Tel: 574 54 92
Mizah Yönetmeni; OĞUZ ARAL
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: EMRE TİKİN
Yönetim Yeri:
SipahioğIu Cad. Tülgül Apt. No:10 Kat:3 Daire:6 Yeşilyurt- İstanbul
KIBRIS: 1200TL - İNGiLTERE: 60P - AMERIKA: 1.5$ - HOLLANDA: 2F. FRANSA: 7FF - İSVEÇ: 6.25 KRON
...... AVNİ’den seçtiklerimiz:

Değerli Dostlarım,
Hepimiz zaman zaman fıkra dinler ve anlatırız. Fıkra'nın dinleyiciler üzerindeki etkisi, içeriği kadar anlatanın anlatım şekline de bağlıdır. Anlatımda belagat, kelime seçimi, aksamadan konuşma, tuluat, ses tonu, anlatım sırasında mimikler, gereğinde fıkra kahramanının kimliğine bürünerek taklit, fıkranın algılanma ve hoşa gitme değerini artırır. Fıkranın içeriği ne kadar güzel olursa olsun, etkisi, anlatımdaki zenginleştirmeye bağlıdır. Bu, aynen bir bifteğin lüks bir lokantada sunulmasında tabağın tanziminde ve takdiminde, bifteğin etrafına uygun bir üslupla konan, sebze, pilav, sos gibi garnitürlerle değer kazanmasına benzetilebilir.
Güzel fıkra anlatanlar, genelde zengin bir fıkra repertuarına sahiptir. Bunun ana sebebi, bir fıkra dinlemiş olanın veya bilenin, o fıkra'yı daima ve öncelikle bir usta fıkra anlatıcısına anlatmasıdır.
Usta fıkra anlatıcısı, fıkra'nın özünü algılar ve kendi üslubuyla garnitürünü hazırlayarak sunar ve daima ilgi görür. Fıkranın özünü bilenler dahi, usta bir anlatıcı tarafından ortaya konulmasında aynı fıkrayı zevk ve rahatlıkla dinlerler.
Bir Müjdat Gezen'den, bir Halit Kıvanç'tan, bir Mehmet Barlas'tan, bir Zeki Alasya'dan, bir Hıncal Uluç'tan bildiğimiz fıkraları tekrar dinlemenin bize verdiği keyifte bir azalma olmaması bunun açık bir kanıtı olsa gerek.
Fıkra'da ince bir espri, bir sitem, bir tatlı yapıcı tenkit bulunması fıkranın değerini artırır.
Fıkraları anlatanlarda olduğu kadar dinleyenlerde de İngilizlerin "Sens of Humour" olarak tabir ettikleri bir ince hiciv ve anlayış aranır.
Türkiye'de Laz'lara. Avrupa'da Belçikalılar ve Polonyalılar'a, İngiltere'de Iskoçlar'a atfedilen fıkralarda bu ince espri ruhu daima mevcuttur.
İlkel ve kültürsüz topluluklarda fıkralar genelde belden aşağı ve kabadır. Dinleyenlerin kahkahaları da maalesef aynen kabadır.
Fıkranın değeri, içerisindeki ince espri kadar, fıkranın konuşma esnasında sohbetin içeriği ile olacak yakın ilintisine bağlıdır.
Bulunduğum bir sanayi topluluğunda sohbet rekabet üzerinde koyulaşınca, seçkin bir iş adamımızın anlattığı aşağıdaki fıkra ile bu yazımı noktalamak istiyorum.
Bir Japon ile bir Alman avcı, hedefi 2 km’den vuracak hassas birer dürbünlü tüfekle insan yiyen arslan avına, Afrika'nın düz bir ovasına çıkmışlar.
Uzaktan arslanın korkunç kükremesini duyunca, uzaktan kendilerine doğru gelen arslana tüfeklerini doğrultup ateş etmişler. Ancak mesafeyi hesaplayamadıklarından 3 km,uzaklıktaki arslanı vuramamışlar.
Bunun üzerine Japon, tüfeğini bırakıp çantasından koşu ayakkabılarını çıkarıp hızla giymeye başlamış. Bunu gören Alman hayretle Japon'a:
- Bu ayakkabılarla arslandan hızlı koşacağına mı inanıyorsun? diye sorduğunda Japon:
- Hayır senden hızlı koşacağıma inanıyorum! diye cevap vermiş.
Arada bir bu sütunlarda buluşabilmek ümidiyle.

PhotobucketTELİF HAKLARI / "Bu Blog İnternet sitesindeki eserlerin, 05.12.1951 tarih ve 5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU uyarınca eserden kaynaklanan mali ve manevi hakları eser sahiplerine aittir, izinsiz kullanılamaz." />>devam

Hiç yorum yok: