SENİN DEDİĞİNİ YAPINCA
Akıl hastalarından biri hastanenin bahçesinde el arabasını ters çevirmiş ve sürmeye uğraşıyormuş.
Bu durumu gören Doktor;
"-Öyle sürülmez, düzeltsene şu arabayı!." deyince, bizimkisi cevabı yapıştırmış:
"-Geçen gün senin dediğin gibi sürdüm, ama akşama kadar kum taşıttırdılar bana, enayi miyim ben.?..
* * *
KUTUP AYISI
Konuklarına, hayli eski bir ayı postunu gösteren Avcı:
"-Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum azizim. Hey gidi günler hey!." deyip, uzun bir hikaye anlatır.
Konuklardan biri, bu palavra karşısında daha fazla dayanamayıp sorar:
"-Nasıl olur üstat? Bu resmen bir kutup ayısıdır. Bolu'da işi ne bunun?."
Ev sahibi Avcı, gayet pişkindir.
Cevabı yapıştırır:
"Amma yaptın ha!. Adı üstünde, ayı bu birader. Buranın kutup değil de Bolu ormanları olduğunu nerden bilsin garip, di mi ama?"
* * *
SENİ UYANIK SENİ
Kentin en işlek caddesi, bir kaza nedeniyle trafiğe kapanmış.
Olay yerinin etrafı polis kordonuna alınmış.
Ardından, büyük bir meraklı kitlesi toplanmış..
Derken;
Gazetesi için iyi bir kaza fotoğrafı yakalamak isteyen piyasanın en uyanık foto muhabiri Oktay, çemberi aşmak için;
"Lütfen yol verin.!. Yol verin.!. Ben kaza kurbanının oğlu Oktay!." diye bağırmaya başlamış.
Duruma anlayış gösteren vatandaşlar, kenara çekilip yol vermiş...
...
Foto muhabiri Oktay, vukuat yerindedir artık...
Birden zınk diye durup, geri çekilir:
*ARABANIN ÖNÜNDE CANSIZ BİR EŞEK YATIYORDUR.
* * *
İSTEMİYORUM
Dilenci, açmış elini; yalvar yakar dileniyor, bi yandan da dua üstüne dua ediyor.
Bektaşi, çıkarıp 40 para vermiş ve eklemiş:
"-Ha, duanı istemem tamam mı?!"
Dilenci şaşkınla:
"- Duamı niçin istemezsin erenler?"
"-Behey, senin duanın hükmü olsaydı, önce kendini kurtarır, dilenmeye kalkışmazdın!.."
Akıl hastalarından biri hastanenin bahçesinde el arabasını ters çevirmiş ve sürmeye uğraşıyormuş.
Bu durumu gören Doktor;
"-Öyle sürülmez, düzeltsene şu arabayı!." deyince, bizimkisi cevabı yapıştırmış:
"-Geçen gün senin dediğin gibi sürdüm, ama akşama kadar kum taşıttırdılar bana, enayi miyim ben.?..
* * *
KUTUP AYISI
Konuklarına, hayli eski bir ayı postunu gösteren Avcı:
"-Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum azizim. Hey gidi günler hey!." deyip, uzun bir hikaye anlatır.
Konuklardan biri, bu palavra karşısında daha fazla dayanamayıp sorar:
"-Nasıl olur üstat? Bu resmen bir kutup ayısıdır. Bolu'da işi ne bunun?."
Ev sahibi Avcı, gayet pişkindir.
Cevabı yapıştırır:
"Amma yaptın ha!. Adı üstünde, ayı bu birader. Buranın kutup değil de Bolu ormanları olduğunu nerden bilsin garip, di mi ama?"
* * *
SENİ UYANIK SENİ
Kentin en işlek caddesi, bir kaza nedeniyle trafiğe kapanmış.
Olay yerinin etrafı polis kordonuna alınmış.
Ardından, büyük bir meraklı kitlesi toplanmış..
Derken;
Gazetesi için iyi bir kaza fotoğrafı yakalamak isteyen piyasanın en uyanık foto muhabiri Oktay, çemberi aşmak için;
"Lütfen yol verin.!. Yol verin.!. Ben kaza kurbanının oğlu Oktay!." diye bağırmaya başlamış.
Duruma anlayış gösteren vatandaşlar, kenara çekilip yol vermiş...
...
Foto muhabiri Oktay, vukuat yerindedir artık...
Birden zınk diye durup, geri çekilir:
*ARABANIN ÖNÜNDE CANSIZ BİR EŞEK YATIYORDUR.
* * *
İSTEMİYORUM
Dilenci, açmış elini; yalvar yakar dileniyor, bi yandan da dua üstüne dua ediyor.
Bektaşi, çıkarıp 40 para vermiş ve eklemiş:
"-Ha, duanı istemem tamam mı?!"
Dilenci şaşkınla:
"- Duamı niçin istemezsin erenler?"
"-Behey, senin duanın hükmü olsaydı, önce kendini kurtarır, dilenmeye kalkışmazdın!.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder