16 Ağustos 2007 Perşembe

Vahit AKÇA'dan iki MEKTUP aldık...*


MEKTUP-1
Sevgili Dost Sevdakâr Çelik,
Bu sanal karikatür ortamında herkesi ne kadar tanıyorsam seni de o kadar tanıyorum, ama hayatın diyalektiği bize şunu bir kez daha öğretiyor ki; bu ortamda ne kadar kişisel çatışmalar ve üslup sorunu yaşanıyorsa da, bir o kadar da karikatür(ümüz) adına sevindirici gelişmeler yaşanıyor... 'mizah ve şiir' bunlardan biri..
Kendimi her ne kadar kitaplara veda etmemiş biri olarak saysam da, biraz zorlanarak da olsa takip ettiğim elektronik ortamdan, yararlanma ve öğrenmenin de artık kaçınılmaz olduğunu düşünenlerdenim... Belki minik bir katkı olur düşüncesiyle, hiciv sanatımızın taşlarından olan iki sairi (Neyzen Tevfik ve Tevfik Fikret), MİZAH VE ŞİİR sayfalarına göndermek istedim.. Hemen hemen aynı dönemin insanları olan bu iki değerli hiciv ustasının ileriyi ne denli gördüklerini düşünüyorum... Bu anlamda değişen pek bir şey olmamış gibi görünüyor..
Yeri gelmişken 19 ağustos Tevfik Fikret’in ölüm yıldönümü.. Bir vesileyle o'nu anmış olalım...
Çalışmalarımı yayınlamak istersen mutlu olurum..
'MİZAH VE ŞİİR' için yürekten kutlar, çalışmalarının ve başarılarının devamını dilerim... Dostlukla...

Vahit AKÇA
14.o8.2oo7
......
MEKTUP-2

Sevgili Dost Sevdakâr,
Öncelikle, iletinde ve blogdaki içten duyguların için teşekkür ederim..
Üretimlerimiz yanında, gözlemlediğimiz, eleştirdiğimiz birçok şey de beraberinde yaşanıyor. Özellikle kendi dünyamızda yasadığımız tabloya dair gözlem ve düşüncelerimi seninle paylaşmak istiyorum:
Son zamanlarda görünen o ki, ortaya bir çok ürün ve güzel eser çıkaran bizlerin, buna karşın –çoğunlukla ve genel anlamda söylüyorum- en büyük eksikliğinin, birbirimizi yaralamaya verdiğimiz enerjiyi, birbirimizi anlamaya yönelik olarak harcamamak, farklılığımızı kabullenerek çoğalmayı kabul edememek, eleştiri yaparken, -o an bile olsa- ne kadar kırıcı olduğumuzun farkına varamamak olduğudur. Oysa, değişik yapılar ve düşünceler olmasına karşın, ortak bir noktada buluşmak mümkün... çünkü silahımız ortak; mizah ve karikatür.. Ben daha çok, çizmeyi konuşmaya ve yazmaya yeğleyen biriyim. Lakin, hepimizin bildiği gibi bazı durumlarda çizmek yeterli olmuyor. Yazmak, anlatmak ve karsımızdakini anlamak da gerekiyor..
Çetin Altan’ıns orusuna genelleyerek bir yanıt verecek olsaydım; “insan’ı önemsiyorum ve değer veriyorum” derdim..Çünkü insan ve insan olabilmek önemlidir. Sadece kendi alanımızda değil, sanatın ve hayatın her alanında ve sanatın farklı disiplinlerinde hayata katkısı olan tüm üretimlerin, tarihin hazinesi olduğunu, hepsinin altında alınteri ve verilmiş onca emek olduğunu bilmek gerekiyor..
Bir insani kaybetmek ne kadar kolaysa, onu sevebilmek, anlamak ve kazanmak o kadar zor ve emek istiyor.. Bu anlamda, sadece kendimiz ve üretimlerimiz için değil, karsımızdaki insan için de emek vermek gerekiyor... Doğru kullanılmadığında, kullanan kişinin elinde acımasız bir baskı aracına dönüşen “Eleştiri” sözcüğünü; ‘kendinden ve kendi gibi düşünenlerden başkasını sevmeyen’, ‘karsısındakini kendi önünde engel gören’, ‘sadece kendi doğrularını dikte ettiren’, ‘şunu yerin dibine sokayım yeter’, gibi olumsuz, ‘katı’, ‘ezmeye odaklı’,paylaşımsız’, “sevgisiz” bir izlenimden kurtarmak ve onu kendi gerçek anlamına tekrar kavuşturmak gerekiyor.. Çünkü, ‘eleştiri’; karşılıklı öğrenme, geliş(tir)me, paylaşım ve yenile(n)medir.. Başkasına çamur atmak çok sevdiğimiz bir iştir de; her nedense, ‘ben nerede yanlış yaptım’ diye kendimize sormak pek işimize gelmez.. içtenlikle yapılan özeleştiri ise, günah çıkartmak olarak algılanmamalı.. Kendi adımıza sorumluluklarımızın yanısıra birliktelikler için,“birlikte daha iyisini nasılyaparız?"ı sormak da, kurulacak yeni ilişkiler adına güzel bir başlangıçtır... Ya da, başka ‘doğru’ bir soru varsa onu sormak gerekiyor. Zira doğru soru, yanıtın yarısıdır..
Son söz Can Yücel’in :
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.”

Seni biraz daha yakından tanımaktan ben de onur duydum. Umarım karşı karsıya sohbet edeceğimiz günler uzak değildir..
MİZAH VE ŞİİR'le, her daim paylaşım düşüncemi ve
sevgilerimi iletiyorum.

Vahit AKÇA
15.o8.2oo7
.......................................

MİZAH VE ŞİİR'in NOTU:
Sanatın tarihi incelendiğinde, sanatçıyı eserinden / eserini sanatçısından bağımsız düşünemeyiz.
Sanat ürünlerine ilişkin her türlü bilgi, o yapıtı daha iyi ve “doğru” anlamamıza yol açar. Ve çoğu kez sanatçının özel yaşam dehlizlerinde dolaşılmadığı için ; daha doğrusu bu bağlamda “kaynak yoksunu” olunduğu için, ortaya konan tezler de “bin bir ihtimal”den sadece bir tanesi olmaya mahkum kalır.

*Özel notlar, mektuplar, eskizler(...) v.b. malzemeler; sanatçıyı ve buna bağlı olarak sanat eserini doğru tanımamızı sağlar.
* Vahit AKÇA’nın iletilerini bu bakış açısıyla değerlendirdiğimiz için, sanat dostlarının bilgisine sunmayı yararlı bulduk.
*(Bizimle ilgili incelikli sözlerine teşekkür etmeyi de ihmal etmiyoruz. Sağ olsun!..)
........

Hiç yorum yok: