1 Eylül 2007 Cumartesi

*MİZAH VE ŞİİR'in has yürekli bir kardeşi var artık: Cihan DEMİRCİ'nin "ŞİİRZOFREN"i...*


*DEĞERLİ Mizah Ve şiir DOSTLARI,
Her dost mektubu, içimize güneşler doğurur. Tebessümler ederiz okudukça o mektubu.
İlk heyecanımız geçer, yeniden /...ve belki yeniden okuruz; ellerimize, gözlerimize ulaşan o dost mektuplarını... Her okuyuşumuzda da yeni şeyler keşfederiz.
Mektuplaşmak iyidir.
Dostça yazılmış mektupları okumak daha iyidir.
Dün, posta kutuma düşen bir Cihan Demirci mektubunun beni ziyadesiyle sevindirmesi de, işte böyle bir şeydir.
Tüm değerli dost ve arkadaşlarım gibi CİHAN da; iyi bir dost, kalender bir arkadaştır... Yaptıkları ve yazdıklarıyla bize yepyeni dünyalar inşa eder.
*Dünkü iletisinde de böylesine bir sevindirici haber ulaştı bana.
"ŞİİRZOFREN" adlı yeni BLOG'unun haberini vermekteydi... Bu bir ŞİİR bloguydu.
*Siz Dostların, mutlaka ilgi göstereceğiniz bir ŞİİR ORMANI aslında... İçinde dolaşırken, haylice hüzün soluyacağınız bir orman...
Ve şiirleriyle İÇ DÜNYASINA "dokundukça", içinizdeki Cihan Demirci sevgisini daha da artıracak bu "şiir vadisi"ne sık sık ziyarette bulunacağınıza yürekten inanıyorum.
***
MİZAH VE ŞİİR'e ulaşan dost mektuplarını -KENDİLERİNDEN İZİN DE ALARAK- sizinle paylaşmamızın asıl nedenini de, izninizle açıklamış olayım sevgili dostlar:
----Uzaktan ve kendi yargılarımızla tanıdığımız değerleri, -mektupları sayesinde- daha yakından tanımak / tanıtmak...
..... ÇÇünkü tanıdıkça, sevmek ve kabullenmek ( ya da tersi) daha kolaydır.
........................ sevdakâr çelik
Sırayı Cihan DEMİRCİ mektubuna bıarakmadan önce
ŞİİR bloguna erişim adresini vermeliyim:
----------- oOo
MEKTUBUMUZ: Cihan DEMİRCİ'DEN...
....... Sevgili Can Dost Sevdakar Çelik;
....... Damların gezgin mizahçısı, "Damdaki Mizahçı"dan selam olsun...
Öncelikle kusuruma bakma, bitmek bilmez koşturmalar ve hayatımıza acayip bir tutkuyla giren bloglar arasında şaşkın bir halde kalınca, sana ancak yazabiliyorum...
Hazırladığın 2 blogun varlığından internetin azizlikleri sayesinde geçen hafta sonu haberimiz oldu ve hafta sonu ikisini de uzunca bir süre okudum. Her gün de düzenli olarak göz atıyorum...
Öncelikle ellerine sağlık... Keşke sayımız daha da artsa, büyük bir mizah rüzgarına dönüşse bu bloglar...
Medya tekelleri her anlamda elimizi-kolumuzu bağladığı için istediğimiz, arzu ettiğimiz, planladığımız mizah dergilerini çıkarmamız epeyce hayal bir hale gelince bu bloglarda soluk alır olduk sevgili Sevdakar...
....... Mizah ve Şiir'e ve de Lahmacun Öykü'ye verdiğin yoğun emek için seni kutlarım.
Yazıdaki ustalarımdan biri olarak kabul ettiğim, Suavi Baba'nın öyküsünü kullanman da çok hoş olmuş.
Ahmet Önel dostumuz, bundan bir ay kadar önce "Mizah öyküsüne yer versenize" demişti. Ben blog düzeni aşağı doğru aktığı için yani internet sitesi gibi tıklamayla açılmayı henüz yapamadığı için teknik olarak bizim blogta hoş durmaz demiştim, ayrıca ve sadece mizah öyküsüne yer veren bir bloga ihtiyaç vardı o yüzden bence tam zamanında yaptın bu blogu...
........ Ben de zamanında yola şiirle çıkmıştım... Şiire hiç ara vermedim... Malum ilk kitabım bile bir "taşlama ve mizah" ağırlıklı bir şiir kitabıdır. Son olarak 1999'da ikinci bir şiir kitabı çıkarmıştım. Bu yılın Şubat ayında hazırlamaya başladığım ama araya giren başka işler ve bloglar :)) nedeniyle bir türlü tamamlayamadığım şiirlerimden oluşan blogu az önce nihayet izlelenecek hale getirdim... Yıllar önce gene dilimize kattığım sözcüklerden biri olan "ŞİİRZOFREN" adını vermiştim bu bloga.
Adresi: http://siirzofren.blogspot.com/
.......... ŞİİRZOFREN'de ilkokul çağlarından başlayan, 1980'de Gırgır' da çıkan ilk şiirimle belli bir kulvara giren şiir serüvenimi, kronolojik bilgi ve şiir örnekleriyle süsledim...
.......... "ŞİİRZOFREN"i Mizah ve Şiir'in yanında biraz "hüzünlü" bir kardeş olarak kabul edebilirsin... Son yıllarım epeyce üzüntülü ve acılı geçtiği için içimdeki hüzün dizginlenemez derecede arttı sanırım... Neyse ki mizah bu hüznü dağıtan en güzel araç...
........... Bana yıllarca hep yaşımı göstermediğim söylendi, ben de buna hep kızdım, çünkü aslında dış görüntüye takılma hastalığımızı gösteriyordu bu yaş göstermeme durumu... Oysa ki dışa değil içe bakacaksın gerçek gençlik için... O yüzden aşağıdaki iki dizeyi yazdım bundan 6 yıl kadar önce...
Aşağıdaki minik şiirde de dediğim gibi bence önemli olan insanın gözlerinin yaşıdır, gerisi hikayedir...


ŞİİR GÖZÜ
Yaşımdan genç göstersem ne yazar
Gözlerimin yaşı benden büyüktür
................ Cihan Demirci
.............Kasım 2001 Erenköy

Sevgili Sevdakar Dost,
MİZAHHABER'e katkı sağlayan Erdem arkadaşımın da selamlarını iletiyorum, o da dışarlara gitme derdinde bu ara ama gönüllü birekip oluştu iki ay içinde... İki ayda o kadar çok şey yapmışız ki, bakınca biz de şaşırıyoruz Mizahhaber'e...
ŞİİRZOFREN'den de MİZAH VE ŞİİR için alıntı yapabilirsin...
Sana, bloglarına, ailene ve de kalemine en dost sevgilerimle, her daim dediğim gibi:
GÜLEKAL...
Cihan Demirci
30.08.2007
"DAMDAKİ MİZAHÇI"
http://damdakimizahci.blogspot.com/
........................ OoO .......
............. DOST MEKTUBUNA
.......... DOSTÇA YANITIMIZ :

CAN DOST,
CANDAN AZİZ DOST,
CİHAN'CIĞIM, MERHABA!
ŞİİRZOFREN'İN İZLEYİCİ SAYACI 130'U GÖSTERMEKTE ŞU AN...
BURADAN, GÜZEL "DIŞ"INI BIRAKIP; BİR'i 5'LE 10'LA ÇARPARAK YAŞ ALAN BİR BİLGEYİ SEYREYLER GİBİ OKUMAKTAYIM YAZDIKLARINI...
iÇ DÜNYANA YOLCULUK DAHA KOLAY OLUYOR ŞİİRLERİNİ OKURKEN...
......... "20.000 FERSAH"A İNENLER, GÖZYAŞLARINI TUTAMAYABİLİR, BİLESİN...
.......... ŞİİRLERİN HÜZZAM FASLINDA... İÇİ BURKULANLAR ÇOK OLABİLİR, BİLESİN...
*Bir dostun olarak, seni tanımak mevzuunda geç kaldığımı düşünmedim hiçbir zaman.
LAKİN,
BU ŞİİRLERİNLE YENİ YENİ TANIŞANLAR
-senin şahsında-
BİR GERÇEĞİ YENİDEN KEŞFEDECEKLER.....: "Cihan Demirci'nin de 'ACIYI BAL EYLEDİĞİ'ni ve "MİZAHIN ÖTE YÜZÜNÜN HÜZÜN" olduğunu...
......... *Derin sevgilerimle bağrıma basıyorum seni CAN DOST...

Selam ola!..
ŞİİRLER OLA!...
... ................. Sevdakar ÇELİK
.................. ........ 3o.o8.2oo7
NOT-İznin olursa, bana ulaşan iletine MİZAH VE ŞİİR'de yer verelim.
.............................. oOo

İYİ ANNELER DE
ERKEN Mİ ÖLÜR?

“20 Haziran 2004’te Alzheimer’dan kaybettiğim
sevgili annemin anısına...”

Bir Babalar Günü’nde kaybettim ben
Hoyrat zamanların hüznüne yenik düşüp de
Derin acıların dere yatağına sıkışıp kalan
Belleğini kaybetmiş canım annemi

Bir Babalar Günü’nde
Ağlamaklı babam verdi bu acı haberi

Bir Babalar Günü’nde
Hüznümden düşen bin parça
Annesizlikse yurdumdan vurdu beni

Benim de belleğime o an bir şeyler oldu
Üstelik babam da varken henüz
Sanki oracıkta öylece
Kalakaldım
Öksüz

Cihan Demirci
20-22 Haziran 2004 Erenköy

Hiç yorum yok: