Sevdakâr ÇELİK'in çizgisiyle Panait ISTRATI_ 17.09.2011- |
Yaşamı ve Yapıtları
Fransızca yazan
Romanyalı yazar (İbrail, 1884- Bükreş, 1935). Çamaşırcı bir kadınla Yunanlı bir
kaçakçının oğlu olan Panait İstrati, bir yaşındayken babasını yitirdi. Büyük
özverilerde bulunan annesi tarafından yetiştirilip temel bir eğitim gördü.
On altı yaşında badanacılık yapmaya başladı; bu sıralarda tanıdığı Rus genci Mihail Kazanski’yle birlikte dokuz yıl süreyle, Romanya’dan Mısır’a kadar çeşitli ülkelerde başıboş bir yaşam sürdü. Arkadaşının ölümü onu son derece etkiledi. Gönülden toplumcu
ve bir bohem olan Panait Istrati başıboş bir yaşam sürdürürken maddi açıdan da büyük bir yoksulluk çekti.
...1916′da kendi kendine Fransızca öğrenmeye
başladı. 1921′de Nice’de son veremediği yalnızlığının etkisiyle, gırtlağını keserek, kendini öldürmeyi denedi. Bu üzücü olaydan sonra Fransız yazan Romain Rolland’m önerileri üstüne yazmaya koyuldu ve Kira Kiralina (1924) adlı yapıtıyla edebiyat çevrelerinde adını duyurdu.
On altı yaşında badanacılık yapmaya başladı; bu sıralarda tanıdığı Rus genci Mihail Kazanski’yle birlikte dokuz yıl süreyle, Romanya’dan Mısır’a kadar çeşitli ülkelerde başıboş bir yaşam sürdü. Arkadaşının ölümü onu son derece etkiledi. Gönülden toplumcu
ve bir bohem olan Panait Istrati başıboş bir yaşam sürdürürken maddi açıdan da büyük bir yoksulluk çekti.
...1916′da kendi kendine Fransızca öğrenmeye
başladı. 1921′de Nice’de son veremediği yalnızlığının etkisiyle, gırtlağını keserek, kendini öldürmeyi denedi. Bu üzücü olaydan sonra Fransız yazan Romain Rolland’m önerileri üstüne yazmaya koyuldu ve Kira Kiralina (1924) adlı yapıtıyla edebiyat çevrelerinde adını duyurdu.
1928′de gittiği S.S.C.B’nden derin bir düşkırıklığıyla
döndü. Vers l’autre flamme (Öbür Ateşe Doğru, 1929) adlı Sovyet karşıtı bir
yergisinin yayımlanması üstüne, eski dostlarının şiddetli saldırılarıyla
karşılaştı. Bir köşeye çekildiği Bükreş’te, üçüncü eşinin yanında veremden
öldü.
SANAT ANLAYIŞI
Kırk yaşında ve anadili olmayan bir dilde yazmaya başlayan Panait İstrati hiçbir zaman kendini tam anlamıyla bir yazar olarak görmedi. Dostluk, sevgi, doğrudan yaşam deneyi onun için yazılı yapıttan her zaman daha önemliydi; çünkü yazılı yapıtı, sözlü anlatım yeteneğini bütünüyle yansıtmaya yetecek güçte görmüyordu. Gerçekten de İstrati’nin sanatı, içten gelen, yapaylıktan uzak ve sözlü dilin doğrudan aktarımına dayanan bir sanattır. Bu özellikleriyle de, bazı edebiyat eleştirmenlerine göre, Binbir Gece Masalları’nın üslubunu çağrıştırır.
İstrati’nin hareketli, sıradan olay ve basit
insanlarla dolu yapıtları her şeyden önce yaşama sevgiyle bağlı bir insan,
bir dost düşkününü, içinde kardeşlik özlemi taşıyan, doğduğu çevreden kopmuş
bir bireyi yansıtır. Panait İstrati’nin dilimize çevrilmiş yapıtları arasında
özellikle şunları sayabiliriz: Kodin; Sokak Kızı; Hayat Yollarında; Kira
Kiralina; Uşak; Angel Dayı; Akdeniz; Baragan’m Dikenleri; Perhnutter Ailesi;
Sünger Avcısı; Minka Abla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder