".. biraz çevreye duyarlılığım ve büyüdüğüm coğrafyaya bir borç olarak düşündüğüm yazı, genel olarak Trakya Panayırları’nı anlatsa da, yitip gitmiş bir ERGENE'ye ve dışlanmış bir kimlik olarak da ÇİNGENE'lere de adanıyor.. "
* * * PAVLİ’den kısa bir alıntı:
“...GÜNEŞ doğuyor ve sabaha, pis bir Ergene kokusuyla uyanıyor Pavli... Eylül sabahlarının serinliğine inat, rüzgâr alıp başını gidiyor.
Rivayetteki o meşhur pehlivanların aksine, pes etmiş Ergene..! Güneşin ilk ışıklarıyla, kendini olduğundan farklı göstermeye çalışıyor... Ama belli ki; hala ve hayli yorgun... O’nun bu hali, dalıp giden gözlerimizin önüne; söğüt dallarının sularını yaladığı dere kıyısında, sabahlara kadar yakılan ateşlerden, Güzel Marmara (köpek öldüren) eşlikli muhabbetlere, “Hey gidi Miryana, Sazan, delikanlı Hasan” dedirten, delikanlı ve bıçkın arkadaşlıklardan, güzel buluşmalara ve “Arzu ile Kanber”i kıskandıracak nice asklara kadar geçmişteki tanıklıkları getiriyor. Aynı, o zamanki gibi taşkın ve coşkulu...”
* * * PAVLİ’den kısa bir alıntı:
“...GÜNEŞ doğuyor ve sabaha, pis bir Ergene kokusuyla uyanıyor Pavli... Eylül sabahlarının serinliğine inat, rüzgâr alıp başını gidiyor.
Rivayetteki o meşhur pehlivanların aksine, pes etmiş Ergene..! Güneşin ilk ışıklarıyla, kendini olduğundan farklı göstermeye çalışıyor... Ama belli ki; hala ve hayli yorgun... O’nun bu hali, dalıp giden gözlerimizin önüne; söğüt dallarının sularını yaladığı dere kıyısında, sabahlara kadar yakılan ateşlerden, Güzel Marmara (köpek öldüren) eşlikli muhabbetlere, “Hey gidi Miryana, Sazan, delikanlı Hasan” dedirten, delikanlı ve bıçkın arkadaşlıklardan, güzel buluşmalara ve “Arzu ile Kanber”i kıskandıracak nice asklara kadar geçmişteki tanıklıkları getiriyor. Aynı, o zamanki gibi taşkın ve coşkulu...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder