2011 / *
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NDEN
GEÇERKEN
...dostlarım, meslektaşlarım, öğrencilerim;
sevgi dolu seslerini ulaştırıp telefonlarıyla,
kutlamada bulundular;
gönlümüzü ziyadesiyle hoş eylediler.
Sağ olsunlar, eksik olmasınlar...
Buradan;
-izinleriyle*adlarını anarak-
kendilerine teşekkür etmem gerek:
(A/Z)->
Alibey Doğan, Burhan Görken, Çetin Güler, Ekber Polatoğlu, Erdal Çakıcıoğlu, Esmahan ve Türkiz Tosun, Ferda Balkaya Çetin, Görkem Ercan, Hasan Genç ve Eşi, İbare ve Güray Serhat Mert, İbrahim Yılmaz, İhsan Sarıyar, Leyla+ Eylül ve Buse Tazegül, Meral Gezen, Ozan Meriç+ Aşkın+ Melisa ve Adal Tunga, Ruhan ve Taner Atakişi, Seyfettin Öztürk, Tuncay Aktaş, Yakup Eyrice, Yurdanur ve Yılmaz Mızrak,
...ve bir teşekkür de sevgili aile bireylerime.
*
Telefon dedik...
Gönlümüzü hoş eyleyen dostlar dedik...
İyi hoş da... / bir de emek verip, zahmetler ederek; yüreklerinden geçen güzel duyguları “yazı”ya döken dostlarımız var.
Kuşkusuz mutlu oluruz güzel söz duymaktan... yeter ki hak etmiş olalım.
...lâkin biraz değil, epey zorlanırız iyi niyetle söylenmiş bu güzel sözler karşısında... mahcubiyete benzeyen bir duygu yaşarsınız... dahası, şahsımızdan bağımsız tutulduğunda, edebî tatlar taşıyan bu yazılanları başkalarıyla da paylaşamazsınız... teşekkürlerinizi –bağışlanmak dileyerek- iletirken kendilerine, tüm bu düşünce alaboralarını da aktarırsınız karşıya... ama bir de bakarsınız ki, değerli dostlarınız –sizin aracılığınızla paylaşamadığını- başka bir web ortamında paylaşmış olur... ve sonra, gösterdiğiniz hassasiyete saygı duyarak, o kayıt web sayfasından silinir örneğin.
...bu kez size kara kara düşünmek düşer...
... mizah ve şiir için*sizin için / belirli bir heyecanla, coşku dolu bir yürekle yazılanlara, övgü içerdiği ve tatlı bir mahcubiyet yaşattığı için “başkaları duymasın, ayıp olur” düşüncesiyle engel olunca, sevgili dostlarınızın üzüleceğini –hem de çok üzüleceğini- düşünürsünüz bu kez...
...bir kısır döngüdür yaşanan... / bumerang misali... üzülmeler size döner, siz de üzülürsünüz.
*
...anlık değildir bu düşünmeler.
...birkaç gününüzü alır.
...ve sonunda, ilkenizi gözden geçirirsiniz... “dostları üzmektense” dersiniz... “tamam!” dersiniz ve bu değerli dostların samimi duygularla kotardığı “kutlama” yazılarını taçlandırmayı yeğlersiniz /teşekkür etmeyi ihmal etmeden... *29.11.2011
sevdakâr çelik
**....sayın ferda balkaya çetin ve görkem ercan'dan;
.......Öyle öğretmenler vardır ki emekli olduktan sonra da öğretmen olarak kalmaya devam
ederler.
Yani öğretmeye.
Yani eğitmeye.
Yani hayata bakış açımızı değiştirmeye.
Yani kendimizi ve hayatımızı sorgulamamızı sağlamaya…
Yaptıklarıyla adlarından söz ettirerek yaşamlarında, yaşamımızda izler bırakırlar.
İşte siz o ender öğretmenlerden birisiniz.
Üstelik bunlarla yetinmeyip öğrenmenin sürekliliğini sağlamak ve kalıcı kılmak adına özveriyle ve eşsiz bir sorumluluk duygusuyla fark yaratıyorsunuz.
Çabalarınızı takdirle karşılıyorum...... Edindiğim bilgiler ışığında, ülkemize; düşünme, sorgulama, yorumlama ve problem çözme
yeteneği gelişmiş öğrenciler kazandırdığınız düşüncesi ülkem adına beni heyecanlandırırken
umutlandırıyor da…Çünkü dokunduğunuz her bireyin bilgi, birikim, gelişim, başarı olarak geri dönmesi demek, (...) aydınlık geleceğimiz için geleceğin yapı taşları demek…
Bu başarıda payınızın olması, dostunuz olarak, öğrenciniz olarak kendi adıma gurur verici.
..... Duygu yoğunluğu yaşadığımız bu günde yüreğimdeki öğrencilerimle birlikte, öğrendiklerimle, sizin ve tüm öğretmenlerimizin gününü sevinçle kutluyor, sevgiyle kucaklıyorum.
........... Ferda Balkaya Çetin
..............23 Kasım 2011_23:12
***
BUGÜN BAŞKA BİR GÜZEL...
Sevgili Sevdakâr öğretmenim,
Sabah sekiz buçukta en ön sırada oturmuş, not kağıtlarımın başına bugünün tarihini yazıyordum ki bir de ne göreyim , bugün 24 Kasım 2011 imiş.
Dersler bir an evvel bitse de Sevdakâr öğretmenime güzel bir mektup yazsam diye düşündüm durdum gün boyunca. Eve geç gelmeme neden olan trafik değil, trafikten çok daha yoğun olan ders programımdı tabii. Devlet memurları gibi sabah sekiz aksam yedi :) Okuldan emekli olan bir ben olmayacağım neyse ki :)
....... Öğretmenler günü... Biliyor musunuz , ablam da seneye öğretmen olarak göreve başlayacak , içi içine sığmıyor şimdiden.O'nu coşkulu görmek beni de neşelendiriyor tabii.
Umarım unutamayacağınız kadar özel bir gün geçirmişsinizdir bugün.Vefalı öğrenciler her daim vardır , hele ki sizin gibi bir öğretmenin !
.......O kadar çabuk geçiyor ki zaman, özlem çekmek gündelik bir duygu gibi artik, sanki zamanın tek amacı da buymuş gibi ; insana özlemeyi öğretmek...
.......Memnunum bu durumdan, eğer bir şeyleri özlüyorsak , geride güzel şeyler bırakmışız demektir öyle değil mi ?
.......Tamam, duygulandırmak istemiyorum, ne sizi ne de kendimi :)) Biraz konuyu değiştireyim.
.......Bu sene Hukuk Fakültesi'nin öğrencilerinden birisi de benim. Amacım siyasal bilgiler yapıp, elçiliklerde görev almak. Uluslararasi ilişkiler ve dış politikalar uzun zamandan beri ilgi odağım... Roma İmparatorluğu döneminde, güney Avrupa yazılı kanunlara geçerken, kuzey Avrupa daha çok kilise kanunlarını korumak istediği için bir müddet boyunca gelenekselleşmiş örf ve âdetleri kanun niyetine öğretmeye çalışmışlar hukuk öğrencilerine. Sonrasında yazılı kanuna geçince, Paris’de yasaklanan eğitim Montpellier'de hayat bulmuş. Bir çok Fransız düşünür, bizim oturduğumuz sıralardan geçip gitmiş. Şansım bu olsa gerek, hangi üniversitenin kapısına gidersem gideyim, muhakkak tüylerimi diken diken eden tarihçeleri ile yüzyüze geliyorum :)
.......Şimdilik her şey çok güzel...Bir hayal esip gitti , bir başka hayal gelip kondu aklıma.Üstelik sevdikçe çok daha güzel geliyor her şey .Umarım her daim böyle devam eder.
.......Ve yine umarım ki sizin için de her şey sevdiğiniz gibi olur.
Öğretmenler gününüz tekrar kutlu olsun.
.......Sevdiklerinize ve size esenlikler diliyorum.
....................... Görkem Ercan_
............................Montpellier
24 Kasım 2011_20:26
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder