31 Temmuz 2007 Salı

*Bilgece yazılmış bir MEKTUP; Sayın Melda ASLAN'dan.*


"HEYKELTRAŞ, TAŞTAN ÖNCE KENDİNİ YONTMALI"
Mizah ve Şiir...
Bu fikir ancak ve ancak sizden çıkardı.
Çünkü siz bir sanatçının, sanatın her dalında bilgi sahibi olmasını savunursunuz hep...
Heykeltraş, taştan önce kendini yontmalı;
ressam, tuvalden önce kendini boyamalı;
şair, şiirden önce kendisini yazmalı;
yazar, romandan önce kendi hayatını biçimlendirmeli...
Ve tüm bunları yaparken de bir heykeltraş aynı zamanda ressam, şair, yazar, oyuncu;
bir ressam aynı zamanda heykeltraş, şair, yazar(...);
bir yazar aynı zamanda heykeltraş, şair, ressam, oyuncu (...) olmalı.
Yani bir sanatçı tüm sanat dallarında yetkin olabildiği zaman SANATÇI olur.
(Bunlar sizden öğrendiklerimle, kendimce yaptığım yorumdur; tabii size yürekten katılarak)
BLOG internet sayfanızın -her yönüyle- dolu dolu bir sayfa olacağına ve
bizlere yol göstereceğine inanıyorum.

Yolunuz açık olsun!.
Saygılarımla

Melda ASLAN
30.07.2007 tarihinde Melda ASLAN yazmış:
...........................................................................
MİZAH VE ŞİİR'İN NOTU:
Bilgi?..Evet!...
Bilgi?.. İddialı bir sözcük... Hatta, "Bilgiliyim!" diyen için
fazlasıyla tehlikeli bir sözcük...
Öyle ya, dünyanın beynindeki tüm bilgilere sahip olmak ne mümkün?
Şöyle mi desek...: Bilgi; ama daha çok, sezgi... daha çok, duyarlılık...
Yaşamı, mideden aşağı değil; mideden yukarı odaklama ilkesi...
***
Toplumsal yaşamı sağlıklı ve dünyayı yaşanır kılmak için,
-Salt sanatçıların değil- tüm insanların -mümkün olduğunca-
kendi "iç örgütlenmesi" ni yapması gerekliliğine inanmaktayız.

Ancak, kabul etmeliyiz ki; sanatın ve sanatçılığın iddiası vardır. Kaçınılmaz olarak bu da onu diğer insanlardan ayırır. ( "Üstün kılar!" demeye de getirmiyoruz.)
Sanat, hayatı yeniden biçimlendirmek peşindedir.
***
İddiası olanlardan, iddialarına denk düşen şeyler beklemek kusur değildir.
Demek ki sanatçı;
...............görüp yaşadıklarından memnun değildir ki, hayatı yeniden biçimlendirmek istemi duymaktadır.
...........Evet, biçimlendirmek!.. "BOZMAK" değil.
***
Mizah, memnun olmadığı için muhaliftir. Bozmak değil, düzeltmek savındadır o da.
Sanatın diğer dalları da; görüp ve yaşadıklarından memnun olmamanın sonucu olarak;
güzeli ve doğruyu arar...
***Güzel ve doğruyu arayan ve ürünleriyle başkalarını da etkileme / biçimlendirme arzusunda olan sanatçıdan, güzel ve doğruyu beklemek yanlış değildir. Haksızlık hiç değildir.
Bu bilinçten yola çıkması gereken sanatçı, bunun farkında(olmalı)dır.
Sanatçının ,"Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!" türünden bir eğilimi / lüksü de olamaz.
"Olamaz!" sözcüğünü bilinçli olarak kullandım, "dayatmacı" izlenimi verse de... Çünkü sanatçı, -zaten- yaptığı işi "lüks" görmeyendir. Dediğini yapan, yaptığını diyendir...
Sanatçı, "kendini SARAYLI zannetme" vehmine de kapılmayandır.

"Estetik" istem ve iddiası olan sanatçının; örneğin bir şairin ŞİİRİNİ "kazıdığımızda", altından ŞİİR GİBİ bir insan çıkmalı. Yani; "taşı yontan" sanatçının, önce kendisinin yontulmuş olması...

Kendisini yontamayan; seni beni nasıl -ve hangi malzemeyle- yontabilir ki?
***
Değerli Melda Hanım,
Sözleriniz mutluluk verici... Sağ olun!..
Biz, övgülerinizden çok, hayatımızın içinde sizin gibi değerli / bilinçli insanlar olduğu için sevinmekteyiz.
Övgü ve alkış almanın kötü olduğunu kim söyleyebilir?..
Yeter ki, dev aynamız olmasın !..
***
Sizi saygıyla selamlıyorum...

...........................................sevdakâr çelik

........................... -*-
Sayın izleyicimizin görüşlerine denk düşen
ve onu haklı çıkaran
iki görsel malzemeyi sunuyoruz şimdi de.
Roman ve öyküleriyle tanıdığımız iki unutulmaz yazarımızın "çizgi" konusunda da ne denli marifetli olduklarının belgesi sayılmalıdır bu görsel ürünler.

Hiç yorum yok: