4 Kasım 2009 Çarşamba

Sevdakâr Çelik /Pulsuz Mektuplar”a Dair
*fotografta:yakup eyrice,sevdakâr çelik,türkiz tosun,ekber polatoğlu/-Sevgili Dostlar,
Yaşamın akışı içinde, sürprizlerle karşılaşırız.
Kimi sürprizlerle aydınlanırken yüreğimiz; kimi sürprizler de içimize gölgeler düşürür.
*
Bir gazetenin açılışına davetliydik. Davete icabet ettik. Ne iyi ki / kadim dostlarla karşılaşmak varmış. Çağrılı olduğumuz ortamda güzel dostlarla karşılaşmak, içimizi aydınlatan sürprizlerdendi.
Derken,
bir iki gün sonra –açılışına katıldığımız gazeteden- bir telefon aldık:
“Gazetemizde size bir köşe açtık. Bu arada, MİZAH VE ŞİİR’den indirdiğimiz bir yazınıza da yer verdik.” denmekteydi özetle.
*Böyle bir durumda telefonla da olsa bilgi vermenin incelik olduğunun farkındaydık. Teşekkür ettik. Lakin geç kalınmış bir incelik ve içimize gölgeler düşüren bir sürprizdi bu. Rızamız dışında bir gazetenin yazarı konumuna tayin edilmek (!) akla ziyan bir durumdu. Hadi bundan geçtik, altına imzamızın konduğu yazı –Mizah Ve Şiir’de yayımlanmış da olsa- şahsımıza ait değildi. Küçük bir dikkat, durumu kavramaya yeterliydi oysa. (İzleyicilerimizin beğeniyle okuduğu, “Emmi Kızından Emmi Oğluna Pulsuz Mektuplar”dı alıntılanan yazı. ) Şimdi kalkıp, bir gazeteciye; bu tür işlerin bir dikkat boyutu, sorgulama boyutu, telif, etik ve hukukî (...) boyutu olduğunu –bu saatten sonra- açıklamak, neyi değiştirirdi ki.?.
Olan olmuş, ok yaydan çıkmıştı.
Her zaman yaptığımızı yaptık:
-“Çalıyı dolaştık.”*
Bu minval üzre şerbetliydik zahir. Başımıza gelmedik şey değildi çünkü; yazı ve çizgi kalpazanlarının, emek ürünlerimizi klonlayıp kendi turalarıyla yayımlamaları... *Bu da böyle bir şeydi işte.
*
Uzatmayalım.
“Emmi Kızından Emmi Oğluna Pulsuz Mektuplar”-şimdilik kaydıyla- adını saklı tutmayı yeğleyen değerli bir şair ve gazete yazarımıza aittir.
Siz değerli dostlarımızın bilgisine...
.............. sevdakâr çelik

Hiç yorum yok: