25 Ocak 2012 Çarşamba

Nasrettin Hoca aramızda_  İŞİN ALFABESİ
Okuma yazma bilmeyen adam, huzuruna çıkmış Nasrettin Hoca’nın.
“ Hocam!” demiş. “Bana okuma yazma öğretir misin?”
“Niçin olmasın? Öğretirim.” demiş ve elindeki kızılcık sopasını da indirivermiş kafasına.
Neye uğradığını şaşıran adamcağız;
“Aaa!” diye bağırmış.
İstihzalı biçimde tebessüm etmiş Hoca:
“Çok güzeeel! ‘A’yı öğrendin, yarın da gel ‘B’yi öğreteyim.”

BİR TEPSİ BAKLAVA
Akşamın alaca vakti ıslık çala çala evine doğru yürürken Hoca, komşusuyla karşılaşır.
Bu komşu ki, baklavayı pek seven biriymiş.
”Hocam!” demiş. “Az önce fırıncının çırağı kocaman bir tepsi baklava götürüyordu.”
”Beni ilgilendirmez!” deyip yürümüş Hoca.
”İyi de Hocam, tepsiyi sizin eve götürüyordu.”
”O zaman da seni ilgilendirmez!”


ARAMAKLA BULUNMAZ
Neşeli bir gününde Hoca Nasrettin, eline bir saz almış ve dur durak bilmeden tıngırdatıp duruyormuş.
Hanımı sormuş;
” Ne yapıyorsun Efendi?”
”Görmez misin Hatun, saz çalıyorum!”
”İyi de, saz çalanlar elini aşağı yukarı götürüp getiriyorlar. Sen bir noktayı tutmuş, hiç bırakmıyorsun!
”Eee, Hatun!” demiş Hoca. “Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar. Mesele bundan ibaret!”

İNECEKTİM ZATEN
Keyfi yine pek yerindeymiş Hoca Nasrettin’in. Eşeğine binmiş ve kasabanın ortasında alımlı çalımlı dolaşıyormuş.
Tam da mahalle komşusunun yanından geçiyormuş ki, dengesini yitirmiş ve düşmüş.
Durumu gören Komşu, başlamış gülmeye.
E, Hoca’nın çalımı bozulmuştur. O öfkeyle;
“Ne gülersin bre adam!” diye bağırmış. “Zaten düşmesem, inecektim.”

1 yorum:

Adsız dedi ki...

BELKİ YÜZLERCE HOCA FIKRALARI OKUDUK, YADA DİNLEDİK.
AMA SİZİN ANLATIMINIZDAN OKUMAK BİR BAŞKA KEYF.
KALEMİNE, NEFESİNE SAĞLIK.
POLAT AYDIN